Alfred Adler, 7 Şubat 1870’te Viyana, Avusturya’da doğdu ve 28 Mayıs 1937’de İskoçya’nın Aberdeen şehrinde öldü. Tıp eğitimi aldıktan sonra, psikiyatriye yönelen Adler, başlangıçta Sigmund Freud’un kurduğu Viyana Psikanaliz Topluluğu’na katıldı. Ancak, Freud’un teorilerine yönelik eleştirileri nedeniyle Freud’dan ayrıldı ve 1911’de kendi teorik yaklaşımını geliştirdi.
Adler, bireysel psikoloji olarak bilinen bir ekol kurdu. Bu yaklaşım, bireyin bütüncül bir şekilde ele alınmasını ve toplumsal çevre ile ilişkilerinin psikolojik durumları üzerindeki etkisini vurgular. Adler, aşağılık kompleksi, üstünlük çabası ve sosyal ilgi gibi kavramlarla tanınır. Adler’in çalışmaları, psikoterapi, eğitim ve sosyal psikoloji alanlarında önemli etkiler bırakmıştır.
Ömrünün son dönemlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışmalarını sürdüren Adler, eğitim ve psikoterapi alanlarında geniş bir etki yaratmış ve birçok öğrenci yetiştirmiştir. Onun teorileri, günümüzde hala psikolojik danışmanlık ve terapide yaygın olarak kullanılmaktadır.
Alfred Adler’in Kuramları
Alfred Adler, bireysel psikolojinin kurucusu olarak tanınan Avusturyalı bir psikiyatristtir. Adler, psikolojik teorilerinde bireyin toplumsal ilişkiler içerisindeki yerini ve bireyin kendini gerçekleştirme çabalarını vurgulamıştır. Onun teorileri, bireylerin yaşamları boyunca karşılaştıkları sorunlarla nasıl başa çıktıklarını ve bu süreçte kişiliklerinin nasıl şekillendiğini anlamaya odaklanır. İşte Adler’in kuramları ve ayrıntılı bir açıklaması:
1. Bireysel Psikoloji
Adler’in en temel kuramı bireysel psikolojidir. Bireysel psikoloji, bireyin bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini savunur. Adler’e göre, bireylerin davranışları, bilinçdışı dürtülerden çok, bilinçli hedefler ve sosyal çevreleri tarafından şekillendirilir. Birey, toplum içerisinde bir anlam bulmaya ve bu anlamı gerçekleştirmeye çalışır.
a. Holistik Yaklaşım
Bireysel psikoloji, bireyin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunur. Yani, bireyin davranışları, düşünceleri, duyguları, hedefleri ve toplumsal bağlamı birbirinden ayrı ele alınmamalıdır. Adler, insanları parçalara ayırarak incelemenin, onların davranışlarını anlamada yetersiz kalacağını belirtmiştir.
b. Bireyin Amacı ve Hedefleri
Adler’e göre bireyler, yaşamda belirli hedeflere ulaşmaya çalışırlar ve bu hedefler, bireylerin tüm davranışlarını şekillendirir. Bu hedefler çoğu zaman bilinçli olmasa da, bireyin yaşam tarzını ve kişiliğini önemli ölçüde etkiler. Bireyler, kendi eksikliklerini gidermek ve daha iyi bir duruma gelmek için çaba sarf ederler.
2. Aşağılık Kompleksi ve Üstünlük Kompleksi
Adler, insan psikolojisinde aşağılık duygusunun önemli bir yer tuttuğunu savunur. Birey, çocukluk döneminde zayıf ve çaresiz olduğunu fark ettiğinde bir aşağılık duygusu geliştirir. Bu duygu, bireyin hayatı boyunca farklı şekillerde kendini gösterebilir.
a. Aşağılık Kompleksi
Aşağılık kompleksi, bireyin kendisini yetersiz, eksik ya da değersiz hissetmesiyle ortaya çıkar. Bu kompleks, bireyin yaşamda başarılı olma ve kendini kanıtlama isteğini tetikleyebilir. Ancak, bu duygu çok yoğun olduğunda bireyi pasifleşmeye veya yetersizlik hissi nedeniyle başarısız olmaya itebilir.
b. Üstünlük Kompleksi
Aşağılık duygusunun bir savunma mekanizması olarak aşırıya kaçması durumunda üstünlük kompleksi ortaya çıkar. Üstünlük kompleksi olan bireyler, kendi yetersizliklerini örtbas etmek amacıyla aşırı özgüven ve kibir sergilerler. Bu, aslında bireyin derinlerde hissettiği aşağılık duygusunu gizleme çabasıdır.
3. Yaşam Tarzı (Lebensstil)
Adler’in en önemli kavramlarından biri olan “yaşam tarzı”, bireyin dünyayı algılama, yorumlama ve yaşamını organize etme biçimidir. Yaşam tarzı, çocukluk döneminde şekillenir ve bireyin tüm hayatı boyunca rehberlik eder. Her bireyin yaşam tarzı, ona özgüdür ve kişinin kişiliğinin merkezinde yer alır.
a. Sosyal İlgi
Adler, bireylerin doğuştan gelen bir sosyal ilgiye sahip olduklarını öne sürer. Sosyal ilgi, bireyin diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurma ve topluma katkıda bulunma isteğidir. Adler’e göre, sağlıklı bir yaşam tarzı, güçlü bir sosyal ilgi ve işbirliği becerisi üzerine inşa edilmiştir.
b. Yaratıcı Güç
Adler, bireylerin yaşamlarını yaratıcı bir şekilde inşa edebildiklerini savunur. Yani, bireyler pasif varlıklar değil, kendi hayatlarını yaratıcı bir şekilde yönlendiren aktörlerdir. Bu yaratıcı güç, bireyin yaşam tarzını oluştururken kullandığı temel unsurdur.
4. Doğal Çevre ve Toplumsal Faktörler
Adler’e göre, bireyin kişiliği büyük ölçüde toplumsal çevre tarafından şekillendirilir. Birey, toplumun bir parçası olarak, diğer insanlarla olan etkileşimleri sonucunda gelişir. Toplumsal faktörler, bireyin yaşam tarzını, hedeflerini ve davranışlarını belirlemede önemli bir rol oynar.
a. Aile Dinamikleri
Adler, aile dinamiklerinin bireyin kişilik gelişiminde kritik bir rol oynadığını belirtir. Özellikle doğum sırası, bireyin kişilik özelliklerini belirlemede önemli bir faktördür. Örneğin, ilk çocukların genellikle daha sorumluluk sahibi ve liderlik özelliklerine sahip oldukları, küçük çocukların ise daha asi ve bağımsız oldukları gözlemlenmiştir.
b. Toplumsal Katılım
Adler, bireyin topluma katılımının, onun psikolojik sağlığı üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu savunur. Bireyler, toplumsal rollerini ne kadar iyi yerine getirirlerse, o kadar sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürerler. Toplumdan izole olan bireyler ise genellikle psikolojik sorunlar yaşama eğilimindedir.
5. Kuramın Terapötik Uygulamaları
Adler’in bireysel psikolojisi, terapötik uygulamalarda önemli bir yer tutar. Adlerian terapi, bireylerin yaşam tarzlarını, hedeflerini ve sosyal ilişkilerini inceleyerek, onların daha sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine yardımcı olmayı amaçlar.
a. Eğitim ve Bilgilendirme
Adlerian terapi, danışanın kendi yaşam tarzını ve davranışlarını anlamasını sağlamak için eğitici bir yaklaşım benimser. Terapist, danışana, kendi hedeflerini ve sosyal ilişkilerini daha iyi anlaması için rehberlik eder.
b. Toplumsal Destek
Terapinin bir diğer önemli unsuru, bireyin toplumsal desteğini artırmaktır. Adlerian terapi, bireyin sosyal ilgi ve katılımını artırarak, onun topluma daha iyi entegre olmasına yardımcı olmayı hedefler. Bu, bireyin psikolojik sağlığını güçlendirmede kritik bir rol oynar.
6. Kuramın Eleştirisi ve Etkisi
Adler’in kuramları, bazı eleştirilerle karşılaşsa da, psikoloji bilimi üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Adler’in bireysel psikoloji anlayışı, günümüz psikoterapilerinde hâlâ yaygın olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bazı eleştirmenler, Adler’in kuramlarının yeterince bilimsel olmadığını ve daha çok spekülatif nitelikte olduğunu öne sürmüşlerdir.
a. Eleştiriler
Adler’in kuramları, bireyin bilinçli hedeflerini ve toplumsal ilişkilerini vurgulaması nedeniyle bazı çevrelerde eleştirilmiştir. Özellikle psikanalitik yaklaşımlar, Adler’in bireyin bilinçdışı dürtülerini göz ardı ettiğini öne sürer. Ayrıca, Adler’in teorilerinin, bazı durumlarda yetersiz kanıtlarla desteklendiği iddia edilmiştir.
b. Etkisi
Her ne kadar bazı eleştiriler olsa da, Adler’in çalışmaları, psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir. Özellikle bireylerin toplumsal çevreleriyle olan ilişkilerini anlamada Adler’in yaklaşımı büyük bir yenilik getirmiştir. Adler’in teorileri, sosyal psikoloji, eğitim psikolojisi ve aile terapisi gibi alanlarda da etkili olmuştur.
Alfred Adler’in bireysel psikoloji teorisi, insan psikolojisinin toplumsal boyutlarını anlamada önemli bir çerçeve sunar. Adler’in vurguladığı sosyal ilgi, yaşam tarzı, aşağılık kompleksi gibi kavramlar, bireylerin iç dünyalarını ve dış dünyayla olan etkileşimlerini derinlemesine incelememize olanak tanır. Adler’in çalışmaları, psikolojinin bireyi bir bütün olarak ele alma çabasında büyük bir kilometre taşıdır ve günümüzde de terapötik uygulamalarda rehberlik etmeye devam etmektedir.
İlgili Araştırma ve Makaleler
http://gunduzgece.free.fr/ise_yarayanlar/kitaplar/Felsefi/Bilim/Psikoloji-Sosyoloji-Parapsikoloji-Metafizik/Psikolojik%20Aktivite.DOC
https://acikerisim.uludag.edu.tr/handle/11452/16797